Birçok TV’de “sağlık programları” yapılmaktadır. İzleyicilerin “gerçek” sağlık bilgi ve deneyimlerine ulaşmak için TV karşısına geçtiği bu programlarda, “kanıta dayalı”, “bilimsel kaynaklı” bilgiler yerine daha “Show” amaçlı magazinsel medya içeriği bulunmaktadır. Bu nedenle Sağlık Bakanlığı’da sağlık programlarına standart getirmek için akreditasyon çalışmaları başlatmıştır. Tabii ki TV programlarının alt yapısında izleyicinin dikkatini çekmesi, kitleyi ekran başına çekmesi vardır ancak bu misyon, Tıbbi Görüş'ün ve sağlık konularının ciddiyeti ve yayıncılık ilkeleriyle uyumlu olmalıdır. Amacımız, halkımızın doğru sağlık bilgilerine ulaşırken hem eğlenceli hem de izleyicilerimizle interaktif bir program sunmak; ayrıca bu süreç esnasında hiç tanı konulamamış ve sürekli sağlık sorunu olan hasta izleyicilerimizin, programa konuk olan uzmanlarca ve bizlerce, verilerinin tartışılıp, teşhislerini koymak ve tedavilerini de katılan konuklarımızca ücretsiz yapılmasını sağlarken, sosyal sorumluluk misyonumuzu da gerçekleştirmektir.
Programın içeriği tamamen “canlı” ve “doğaçlama (spontan)” gerçekleşmektedir. Herhangi bir “prompter” kullanılmaz. Görseller ile desteklenir. Diğer sağlık programları gibi uzmana sorulacak sorular ve anlatacakları konular ezberlenmeyecek ve ezberletilmeyecektir. Konu ile ilgili uzman, kendi veri bankamızda zaten bulunmaktadır. Soruların daha önce bilinmesi, “doğallığı” bozmakta, bunu seyirci hissetmekte, programın “samimiyeti” sorgulanır olmaktadır. İki senedir canlı yayında kendi sağlık programımızda da bu ilkeyi benimsedik ve tüm izleyicilerimizden haklı övgüler aldık oysaki diğer sağlık programlarında bu “samimiyet” ve “bizden biri” sıcaklığı oluşmamaktadır.
Konu, konuk seçimimiz ve program sunuşumuz tamamen “interaktif”’tir. Yani, o hafta pazartesi günü, sosyal medya üzerinden yayınlayacağımız “Sağlık Sorunum Var” isimli (EK’te) istek formu takipçiler tarafından doldurulacak ve biz o haftaki en çok merak edilen ve istenilen konu ve konuğu programımızda göreceğiz. Program içerisinde, o istek formunun sahibi, duruma göre ya kendisi bizzat konuğumuz olacak ya da biz onun sorunlarını ve tetkiklerini uzman ile tartışırken kendisine canlı telefonla bağlanacağız. Aslında o kişi, bir anlamda haftanın, hastalığın tanı ve tedavisini bulma yolunda, şanslı kişisi olacak.
Hastanın şikayetlerinin canlı tartışılması, izleyiciler açısından çok etkileyici olacaktır çünkü yılların birikimi ile belirtebilirim ki, hasta her zaman kendinden birini de ekranda görmek istemektedir, “hayali” bir hastalığın tartışılması kendisini o kadar da ekrana bağlamamaktadır. Aynı hastalığı olmasa bile “hasta” kişi ile canlı sohbet, hasta olmasa dahi, her kişinin ilgisini çekmektedir. Ayrıca benzer yakınmaları olan ünlü konukların deneyimlerini ekranda görmek, izleyicilerin ilgisini daha fazla çekecektir.
Bu “şanslı” kişi yalnızca ekranda değerlendirilmeyecek, aynı zamanda program içerisinde uzman tarafından verilen sözle, ücretsiz ve beklentisiz olarak, takip ve tedavi edilecek. Bu durum da hem Tıbbi Görüş ün hem de sunucu olan biz doktorların sosyal sorumluluğumuz olarak kamu yararını öngören hem eğlenceli, hem bilimsel, hem interaktif hem de tedaviyi sonuçlandırıcı bir program olarak vicdanlarda olumlu yer bulacak.
“Rating” kaygısı duymuyoruz ama tecrübelerle biliyoruz ki en çok izlenen, en fazla interaktif katılımcısı olan, en saygın ve etik bilimsel sağlık programı olacağız. Bu değerlerle tüm seyircilerimiz tarafından her hafta artan seyirci kitlesine ulaşacağız.